sohbet icon
yoksa boş bırakınız ***sohbet icon

Üyelik gerekmeden yeni insanlarla SOHBETE BASLA
butonuna basarak tanışabilirsiniz.

Kendimi tamamlamaktan vazgeçtim

Aşk-Sevgi

Önemli uyarı: Sizler için test ettik, onayladık desek de tabii ki inanmayın, sadece atıyorum. Bu yazı hızlı okuma tekniği bilenler için 2 dakika 30 saniye ile 3 dakika 15 saniye arasında,
hızlı ama anlamlı okuyanlar için 4 dakika 45 saniye ile 5 dakika 21 saniye arasında,
yok ben yavaş okuyorum diyenler içinde en fazla 6 dakika 30 saniye ile 7 dakika 5 saniye arasında okunabilir.
Oha be, ne okuyacağım bunu diyenler için de 12 saniye 35 salisedir, o da sırf yeşillik olsun diye. Haydi saygılar. Arşivimin duygusal parçalarından biri, 2013 sonuna doğru yazılıp 2014 başı gibi piyasaya sürmüş olabilirim.-ne piyasası be!-
..

Bazı anlar aklıma geldiğinde, kokularıyla birlikte geliyor. Önce o günleri hatırlıyorum, sonra burnuma gelen kokuların güzelliğini düşünüyorum. Hiç olmuyor mu yoksa size?
Hani sonra da burnunuzun direğinin sızladığı oluyor, garip bir şeyler oluyor, oturup saatlerce o günlerde kalıyorsunuz.
Yaşadıklarınızı bir kez daha hatırlıyorsunuz, şahsen hiçbir zaman unutma gibi bir lüksüm olmadı.
” Unuttum. ” demenin de ne olduğunu bilmiyorum ben, unutmanın bir kez daha yenilmek olacağını düşünüyorum.
En saçma tarihleri, en saçma şarkı sözlerini, en gereksiz film sahnelerini de unutmam ben ama en çok yaşadıklarını unutmuyor insan, dilden düşmese de ”unuttum” demelerimiz…
Uyandığım sabahları hatırlıyorum, o zamanlar güneşe bakıyordu yatağım, sanki her sabah güneş benim için doğuyordu,
senin için doğuyordu ve tenine güneşin değmesini istediğim herkes için.
Yatağımdan kalktığımda aynam karşılamıyordu o zamanlar,
çünkü aynalara ihtiyacım yoktu.
Senin bana bakman, benim kendimi görmeme yeter de artardı bile.
Yürüyüşüm de bir başkaydı, gözlerimin rengi daha koyuydu mesela. Sonra ağladıkça açıldı rengi ya da benim olanları hep bir nedene bağlamak istediğimden bana öyle geldi, bilemiyorum.
Farkındaysanız güzel şeyleri anlatmak ne kadar kısa sürüyor, işi hemen ağlamalara getirdim ama bir şey kötü oluyorsa eğer, iyi olan günleri hatırlamak tek bir kötü günden daha çok can yakıyor. Bir sürü iyi günü hatırlamak, çok can yakıyor.
Canımın yandığı gün, önce yatağımın yerini değiştirdim.
Güneşe sırtımı döndüm ve ben o günden beri nefret ettim güneşten.
Uyandığımda aynaya bakıyordum artık, kendimi görüyordum, görmek istemediğim ne varsa görüyordum o aynada.
Her uyandığımda yeni bir söz veriyordum kendime.
Gözlerimi aynadan çekene kadardı tabii bu kararlılığım.
Çıplak ayaklarımı yere basana kadardı bütün sözlerim.
Her gün bir şeylere inanıyordum, kendimi ikna etmek için iyi olduğuma, iyi şeyler yapmak istiyordum, olmuyordu.
Zamana ihtiyacım vardı, çok zamana. Kendime çok zaman verdim, saçlarımı açık bir renge boyattım. Çünkü yüzüme bakmamalıydı kimse, saçlarım çarpmalıydı gözlerine.
” Neyin var? ” demelerindense, ” Saçların yakışmış. ” demeleri daha samimi olacaktı. Hem üşeniyordum ben, neyim olduğunu anlatmaya, çünkü anlatılacak bir şey yoktu.
O günlerde inadına metroda ikili koltuklara oturuyordum, yaşlılar, hamileler, gaziler ve çocuklu kadınlar için ayrılmış olan o koltuklar, yalnızlar için de ayrılamaz mıydı?
Sonra oturmaktan da vazgeçtim, karşımda binlerce yüz ama hepsi tek bir kişiye ait ve midem bulanmaya başladı o günden sonra.
En ufak şey de midem bulanıyor artık, yanımda poşetle dolaşmaya başladım bir süre, eğer kusarsam market poşetini çıkaracaktım çantamdan. Hala düşünceliydim yani,
dünya benim etrafımda dönmüyordu, o günlerde bile.
Sonra saçlarımı kestirdim ama çok az, sadece kırıklarını. Nefret ettim o aralar kendimden, yıllar sonra saçlarımı toplayarak çıktım sokağa.
En çok giydiğim kazağımı kesip, tahta bir kutuyu kapladım,
sonra kutunun kapağını kırdım.
Kapaksız kullanmaya başladım.
Bir şeyler eksikken nasıl yaşanıyor diye merak ettim ve tek eksik bende olursa bu adaletsizlik olacaktı, kutuyu da ayırdım kapağından. Yine iş görüyordu ama hep taşıyordu içi, bir yerlere dağılıyordu. Eksik kaldığı için hiçbir şeyi istediği gibi yapamıyordu. Kutunun tozunu almak istediğimde, dökülüyordu içindekiler.
Tıpkı bana yaklaşmak isteyenlere benim davrandığım gibiydi o da.
Ben de ayak uçlarımdan saçlarıma kadar doluydum, kesip atsanız kafamın üstünü ve ters çevirseniz belki rahatlayacaktım.
Olmadı.
Yeni şeyler öğrendim o günden sonra.
Bir insanın kendini nasıl koruyabileceğini öğrendim, biraz da İngilizce öğrendim, ikiden daha fazla gözle bakmayı öğrendim mesela, daha güzel ama daha az konuşmayı öğrendim, bir sürü karikatür ezberledim, bir sürü kitabı yarım bıraktım, hepsi için birer ayraç aldım.
Çok şey değiştirmek istedim, görünüşümde, yürüyüşümde, konuşmam da, her şey değişsin ki ben olmaktan çıkayım istedim, olmadı.
Yeniden koyu bir renge boyattım saçlarımı, metroda sadece sarı koltuklara oturmaya başladım,
en ufak bir şeye sinirlenmeyi öğrendim bir de bu süreçte ama sonra hemen kendimi sakinleştirebilmeyi de öğrendim, bir de kek yapmayı öğrendim, çayın yanında seversin diye.
Sonra bir gün her şey silindi, unutmadım aslında ama bir şeyler oldu, kaybetmenin ne demek olduğunu gördüm etrafımdaki insanların yaşadıklarında, kendimde, ailemde.
Kendimi bir köşede bıraktım,
bir anne gibi yaklaştım herkese.
Daha güçlü durdum çünkü güçsüzlükten ölecekti içim, dayandım. İnsanlar yanımda ağlamaya başladı,
bana daha çok anlatmaya başladılar.
Hepsine iyi geliyordum, onların da bana iyi geldiği oluyordu ama bir şeyler tamamlanmıyordu.
Ani kararlar vermeye başladım o günden sonra, aniden bir insanla ağlayıp ertesi gün onu hatırlamamaya başladım.
Yaptığımı kendime yakıştıramadım hiçbir zaman, koştum aynaya baktım hemen.
İlkokuldaki Türkçe öğretmenimin dediği gibiydi gözlerim, umutsuz ve korku doluydu, sertti.
Oysa güzeldi gözlerim benim, unutmuşsundur.
Yatağımı tekrar yerine çektim, güneş elime vuruyor artık her sabah ve ben herkes için güneşi yakalıyorum, onların haberi olmasa da,
belki istediğim gibi olmuyor hiçbir şey, yolumdan çıkıyordum bazı günler ama bu benim elimde değil ki.
Ben o kutunun kapağını kırdığım gün büyüdüm.
Şimdi onun üzerine ne koysam, kapanmayacak.
Ben onu kapağından ayırdığım gün değiştim,
onu kapağından ayırdığım gün kendime yapabileceğim en büyük kötülüğü yaptım
ve ben ona yaptığım bu haksızlık yüzünden,
kendimi
tamamlamaktan
vazgeçtim.

#Melodram‘ın kaleminden.


 

117
KEZ OKUNDU
0
YORUM YAPILDI
Vesaire
3 Ekim 2016

YORUM BIRAKIN

Yorumlarınız yönetici onayından sonra yayınlanacaktır.