sohbet icon
yoksa boş bırakınız ***sohbet icon

Üyelik gerekmeden yeni insanlarla SOHBETE BASLA
butonuna basarak tanışabilirsiniz.

Kokulu Silgi

Aşk-Sevgi

Gerçek hayattan yaşanmış bir olaydır;keyifli okumalar sizlere.Bakalım kahramanlarımızın hikayesini okuduktan 
sonra aşk hakkında ne gibi düşünceleriniz oluşacak aşk şiirleri yada güzel sözler 
anlamlı sözlerin bir araya gelerek oluşturduğu bir gerçek hikaye.... 

Askere gitmeme on gün vardı. Dayımın kırtasiye dükkanında çalışıyordum. 
Mayıs’tı. Sıcaklar yeni yeni çörekleniyor du şehre. 
Tezgâhın arkasında oturmuş kitap okuyordum. Birden o’nun sesiyle irkildim. 
“Kokulu silgi var mı abi?” diye sordu. 
Dükkana girdiğini fark etmemiştim. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. 14-15 yaşlarındaydı. Altın sarısı saçları, deniz mavisi kocaman gözleriyle 
bana gülümsüyordu. Yüzündeki masum güzelliğe hayran oldum. Birkaç saniye seyrettim ay parçasını. 
“Var galiba küçük kız” dedim. 
Gülümsedi. 
Eğilip tezgaha aranmaya başladım. “Kaç lira abi” dedi. 
Elinde sıkıca tuttuğu 5 lirayı gördüm ve “Sana 5 lira” dedim. 
Rahatladı. “Anneler Günü’nde anneme de hediye alıcam” dedi tebessümle. Sonra sordu meraklı gözlerle, 
“Sen de alacak mısın kendi annene?” içim buruk, 
“Benim annem yok” dedim. 
“Ama Anneler Günü var” diye gülümsedim. 
“Benim de babam yok ama Babalar Günü var” dedi gülümsedi. Sevindik.

Bulamadım kokulu silgileri. Karşı dükkana baktım. Orada kesin vardır. Kapanmak üzereydi dükkan. 
“Koş” dedim, “Koş!” Kapanmadan yetişmesini istiyordum.
 “Koşamam” dedi kaygıyla. “Koş bak kapanacak alamayacaksın” dedim. Kapıya yöneldi. Denizde seken bir taş gibi gitti. 
İçime basa basa yürümeye çalıştı. O an, o dükkan başıma yıkıldı. Nasıl fark etmemiştim, bir ayağının diğerinden kısa olduğunu... Seğirterek çıktı dükkandan.
Öylece bakakaldım ardından. Sonra bir fren sesi duydum. Bir minibüs altına aldı küçük kızı. Koştum kucakladım. Kanlar içindeydi. 
Sonra annesi geldi hastaneye. Çok ağladık. Sol kaşının 2 cm üstüne 6 dikiş atıldı. İzi kaldı yüzünde. Suçluluk duygusu öldürmedi belki beni ama yaşatmadı da 
o günden sonra. Ayakları da ezilmişti. Her gün gittim hastaneye. Kokulu silgiler götürdüm. Tekerlekli sandalyeye oturttular onu. 
Kalbim o tekerleklerin altında kalsaydı keşke!

Askere gittim sonra. Kasaturayla sol kaşımın üstünü kestim ilk hafta. Revire kaldırdılar. Doktora “6 dikiş atın ve izi kalsın” dedim. 
Sonrası çok zor geçti askerliğimin. Mektuplar olmasa daha da zor geçecekti. 2 yıl sonunda döndüm. Şubat’tı. Büyümüştü. 
Genç kız olmuştu neredeyse. Yine çok güzeldi. Sekerek de olsa yürüyebiliyordu. Ama en çok yüzündeki iz onu mutsuz ediyordu. Aynısı bende de vardı artık.
“Kaza oldu” dedim. İnanmış gibi yaptı. Aynaya baktı ve “Bu iz yüzünden hiç sevgilim olmayacak” dedi. 
İnsanların o izden önce ayaklarını fark edeceğini bilemedi. “Ama Sevgililer 
Günü var” dedim. Bir gül uzattım.

O kazanın üstünden 20 yıl geçti. Şimdi o benim 16 yıllık karım. Mutluyuz ve artık ayaklarını görmediğim kimseye “Koş” demiyorum.

129
KEZ OKUNDU
0
YORUM YAPILDI
Vesaire
22 Eylül 2016

YORUM BIRAKIN

Yorumlarınız yönetici onayından sonra yayınlanacaktır.